03 Temmuz 2025, 08:27:55
|
İletileri Göster
|
Sayfa: [1] 2 3
|
1
|
Müzik Paylasımı * Tartısma / Heavy Metal / Heavy Metal
|
: 24 Aralık 2009, 18:41:06
|
Heavy metal (çoğunlukla yalın biçimde metal olarak anılır) türünün kökleri 1960'ların sonları ve 1970'lerin başında blues ve rock türünü birleştirerek, daha çok gitar ve davul bazlı, bu türde müzik yapan grupların yarattığı hard rock'tır. Heavy metal popülaritesini 80'lerde daha çok türün ortaya çıkmasıyla artırdı. Ticari amaçlı olmadığı iddia edilse de dünya üzerinde büyük bir dinleyici kitlesine sahip olması ve ciddi ticari başarıların yakalanmış olması sebebi ile, müzik endüstrisinin bel kemiği niteliğindedir.
Heavy metal çoğu zaman aynı türde çalgılarla çalınır. Klasik beşlisi biri ritm, diğeri solo çalan distorte edilmiş iki elektro gitar, bir bas gitar, davul ve vokalden oluşur. Bunun yanında çoğu grup klavye de kullanır. Gitar bu türde çok büyük bir önem taşır. Distortion ve diğer efektler, sesi daha kalınlaştırmak içindir. Heavy metal vokalleri şarkıda çok fazla değişik ses çıkarabilirler. Temiz vokallerden gurultulara, gurultulardan çığlıklara kadar.
Sololar ve riffler heavy metal'in büyük bir bölümünü oluşturur. Gitaristler sweep-picking ve tapping tekniklerini kullanarak soloyu hızlandırıp agresifleştirebilirler.
Heavy metal, dinlenilebilir olmasıyla beraber görseldir. Albüm kapakları ve konserler bu müzik türünü anlamakta oldukça yararlıdırlar.
Heavy metal 1950'ler 1960'lar ve 1970'lerdeki savaş, nükleer atışmalar, çevreye ilişkin konular, politik ve dini propoganda üzerinde yoğunlaşır. Black Sabbath'ın "War Pigs" ve Metallica'nın "And Justice for All" parçaları buna bir örnektir. Politik konularda ise, Megadeth' in Peace Sells' i, Take No Prisoners' i büyük bir örnektir. Riffler kendi başına birer solisttir, kulak verdiğiniz takdirde kendinizi başka boyutlarda hissedebilirsiniz. Daha epik liriklerde ; Iron Maiden bu işin erbabıdır. Reincarnation of Benjamin Breeg, Paschendale gibi.. Paschendale, sırf savaş için yazılmış olup, tarihi şarkılar arasındadır. Bazen de mitoloji ile ilgili eserler de ortaya koyulabilir. Örneğin; Manowar'ın Gods of War (2007), Sign of the Hammer vb. albümleri sayılabilir.
|
|
|
2
|
Müzik Paylasımı * Tartısma / SCORPİONS / SCORPİONS
|
: 24 Aralık 2009, 18:39:27
|
 Scorpions Almanya'nın Hanover şehrinde 60'ların sonuna doğru kurulmuş bir hard rock/heavy metal grubu, 1980'lerin en büyük müzik gruplarından. "Wind of Change", "No One Like You", "Still Loving You", "Humanity", "Send Me an Angel" gibi parçalarıyla tarihe adını yazdırmış olan Scorpions'ın albümleri dünya çapında 75 milyon satmıştır.[1] Grup üyeleri Scorpions'ın bugünkü grup üyeleri Klaus Meine - vokaller, geri vokaller, ritim gitar, perküsyon (1970-1981, 1981-günümüz) Matthias Jabs - solo & ritim gitarlar, 6 & 12 telli akustik gitarlar, slayt gitar, fatbody caz gitar, talk box, voice box (1978-1979, 1979-günümüz) Rudolf Schenker - solo & ritim gitarlar, 6 & 12 telli akustik gitarlar, sitar, ebo, geri vokaller (1965-günümüz) solo & ritim gitarlar, solo vokaller (1965-1970, 1970-günümüz) Paweł Mąciwoda - bas (2003-günümüz) James Kottak - davullar, perküsyon, geri vokaller (1996-günümüz) ESKİ GRUP UYELERİ Francis Buchholz - bas (1973-1983, 1984-1992, 1994) Herman Rarebell - davullar, perküsyon (1977-1983, 1984-1995) Ralph Rieckermann - bas (1993-2000, 2000-2003) Lothar Heimberg - bas (1965-1973) Wolfgang Dziony - davullar, perküsyon (1965-1973) Joe Wyman - davullar, perküsyon (1973) Ul Jon Roth - solo & ritim gitarlar, geri vokaller, solo vokaller "Polar Nights", "Fly to the Rainbow", "Dark Lady" şarkılarında (1973-1978) Michael Schenker - solo & ritim gitarlar (1970-1973,1979) Rudy Lenners - davullar, perküsyon (1975-1977) Jürgen Rosenthal - davullar, perküsyon (1973-1975) Ken Taylor - bas (2000) Curt Cress - davullar, perküsyon (1996) Jimmy Bain - bas (1983-1984) Neil Murray - bas (1983-1984) Bobby Rondinelli - davullar, perküsyon (1983-1984) Barry Sparks - bas (2003) Ingo Powitzer - bas (2003) Don Dokken - solo vokaller, geri vokaller (1981) Albümler (1972-2009 (TopLam 22)) [değiştir] Lonesome Crow (1972) Fly to the Rainbow (1974) In Trance (1975) Virgin Killer (1976) Taken by Force (1977) Tokyo Tapes (1978, live) Lovedrive (1979) Animal Magnetism (1980) Blackout (1982) Love at First Sting (1984) World Wide Live (1985, live) Savage Amusement (1988) Crazy World (1990) Face the Heat (1993) Live Bites (1995, live) Pure Instinct (1996) Eye II Eye (1999) Moment of Glory (Berlin Philarmoniker ile, 2000) Acoustica (akustik, 2001) Unbreakable (2004) Humanity: Hour I (2007
|
|
|
3
|
Müzik Paylasımı * Tartısma / METALLİCA / METALLİCA
|
: 24 Aralık 2009, 18:37:53
|
 Metallica, ABD çıkışlı bir heavy metal grubudur. Thrash metal akımının üyelerinden ve 80'li yılların en iyi ve en ilham verici metal gruplarından birisi olarak kabul edilir. 60 milyonu ABD'de, 40 milyonu da dünyanın geri kalanında olmak üzere yaklaşık 100 milyon albüm satışı bulunan grup, müzik tarihinin ticarî ve akım olarak en başarılı metal gruplarından biridir. Konser satışları açısından da ABD müzik tarihinin en büyük 13. topluluğu konumundadır. Köklerini Black Sabbath, Motörhead, Deep Purple, Iron Maiden gibi efsanevi gruplardan alan Metallica, yeni doğan Heavy Metal müziğini en zirveye taşıyarak kendiyle bütünleştirmiş; bunları yaparken köklerine sadık kalabilmeyi başarabilmiştir. Kuruluş dönemi (1981-.....) [değiştir] Metallica’nın temelleri baterist Lars Ulrich tarafından atılır. Ulrich, Los Angeles gazetesine ilan vererek birlikte müzik yapabilecek kişilerle görüşmek istediğini belirtir. İlk telefon, ilana tek cevap veren kişi olan, bir basımevinde çalışan 18 yaşlarına yakın lise mezunu bir gençten, James Alan Hetfield’dan gelir. Sert sesi, farklı armonisi ve yeniliğe açık gitar virtiözitesiyle, grubun vokal ve gitaristliğini üstlenen Hetfield’ı, şu anda Megadeth’te çalan gitarist Dave Mustaine izler ve son olarak da James'in eski grubu Leather Charm'dan arkadaşı bass gitarist Ron McGovney gruba dahil olur. Topluluk bu kadrosuyla ilk konserini Anaheim (California)’da Radio City’de 14 Mart 1982’de vermiştir. İlk başlarda istediği başarıyı yakalayamayan grup, ayrıca solo gitaristleri Dave Mustaine'in alkol ve şiddet problemleri ile uğraşmaktadır. Kendi başlarına albüm yayınlayacak kadar finansmanları ve pek fazla şarkıları olmadığından bir toplama albüme şarkı vermeye karar verirler. Ellerindeki doğru düzgün hazırlanmış tek şarkı olan "Hit the Lights"'ı Metal Massacre albümüne sokmayı başarırlar. Bu şarkı ile olumlu tepkiler alan Metallica, ilk demoları ve bas gitaristleri Ron McGovney'in grupla son kayıdı olan Power Metal 'i 1982 yılında yayınladılar. Grupta doğru düzgün bir işi olan Ron'un, şarkıların yaratım sürecinde hiç katkısı olmayışı arkadaşlarını rahatsız ediyordu. Bu sıralarda James ve Lars "Whiskey A Go Go" adlı mekanda grup Trauma'yı izledi. İki arkadaş mekanda eğlencelerine devam ederken sahneden bir ses duydular, bunu ikiside en başta solo gitar olarak düşünmüşlerdi ancak arkalarını döndüklerinde bunun wah-wah pedalı kullanan bir bas gitarist olduğunu farkettiler. James Hetfield olayı, Tam arkamızdan vahşi bir solo gelmişti, arkamızı döndüğümüz zaman bunun o olduğunu gördük, uzun kızıl saçlarıyla sadece işini yapıyor ve çevrede sanki kimse yokmuşçasına, tek başına odasında çalıyormuşçasına sakin ve bir o kadar harika çalan birisi vardı diye özetliyor. Grubun genç basçısı Cliff Burton'a kendilerine katılması için teklif götüren grup, Cliff'in Bir grup için şehir değiştiremem serzenişine karşı, grubu onun şehrine taşımaya karar verdi ve Cliff Burton'u ikna ederek kadrosuna aldı. Bu ekiple bir demo yayınlayan grup kendini iyiden iyiye belli etmeye başlamıştı. Ancak, Dave Mustaine'in alkol, şiddet ve uyuşturucu problemleri grubu çok rahatsız ediyordu ve bu yüzden gruptan çıkarılmasına karar verildi. Dave'in çıktığı aynı gün Exodus grubunun kurucularından Kirk Hammett gruba ana gitarist olarak katıldı.
|
|
|
4
|
Müzik Paylasımı * Tartısma / MANOWAR / MANOWAR
|
: 24 Aralık 2009, 18:34:29
|
 Manowar, 1980 yılının sonunda Auburn, New York'ta kurulmuş olan bir heavy metal grubudur. Grup, adını kurucu üye Joey DeMaio'nun bir röportajda dediği üzere; hayatın her gün sürüp giden bir savaş olmasından esinlenerek "man of war" şeklinde belirlemişlerdir. Manowar ayrıca bir tür savaş gemisidir. Grubun şarkı sözleri çoğunlukla fantastik ve mitolojik konuları, özellikle İskandinav mitolojisini temel alır. Ama "Triumph of the Steel" albümünün tamamı Truva savaşını konu almıştır. 1984'te grup daha önce birkaç kez kırmayı denediği en yüksek sesli performans rekorunu kırarak Guinness Rekorlar Kitabı'na girmiştir. Tam bir Black Sabbath hayranı olan Joey DeMaio, okul grubunda bass gitar çalardı. Black Sabbath'ın "Heaven and Hell" turnesinde bass teknisyeni olarak görev alan Joey DeMaio, okul arkadaşı olan Eric Adams ile ManOwaR'un temellerini attı. Black Sabbath'ın turnesinde alt grup olarak çıkan Shaking Street'in gitaristi Ross Friedman ile tanışan Joey, Onu Manowar'a katılmaya ikna etti. Davulcu için gazeteye ilan veren grup ilk olarak Karl Kennedy ile çalıştı. Fakat bir yıl sonra Karl'ın yerine Donnie Hamzik gruba katıldı ve grup ilk albümün hazırlıklarına başladı. İlk albüm olan Battle Hymns'te Manowar ile çalışan Donnie, gruptan ayrıldı ve yerine -Joey'un bir kız arkadaşının tavsiyesi üzerine- o sıralar New York'ta musluk tamirciliği ile uğraşan Scott Columbus geçti. Grup bu kadroyla Into Glory Ride, Hail to England, Sign of the Hammer, Fighting the World ve Kings of Metal isimli(hayranları onlara aynı adlı lakabı vermiştir) albümleri yayınladı. Ayrıca grubun Dark Avenger (Battle Hymns) ve Defender (Fighting the World) isimli şarkılarına ünlü yönetmen ve aktör Orson Welles, konuk vokalist olarak katıldı. 1988 yılında Kings of Metal'ın yayınlanmasının ardından Ross Friedman, artık Blues türünde çalacağını belirterek gruptan ayrıldı ve çalışmalarına The Pack grubunda devam etti. Eric ve Joey'ın Chicago'da Kings of Metal'ı hazırlarken tanıştıkları David Shankle ise Ross'un yerine gruba katıldı. Oğlunun hastalığı yüzünden müziğe kısa bir ara veren Scott Columbus'un yerine de Rhino gruba katılınca grup Triumph of Steel albümünün hazırlıklarına başladı ve 1992 yılında bu albüm yayınlandı. Bu albümün ardından Manowar, Hell of Steel isimli bir best of yayınladı. Sadece Kings of Metal, Fighting the World ve Triumph of Steel albümlerinden parçalar içeriyordu bu albüm. Albümün yayınlanmasından sonra Scott davul görevini tekrar devraldı ve David Shankle'ın yerine de Karl Logan gruba katıldı. Karl'ın gruba katılması ise gerçekten ilginçtir: Joey motosiklet sürerken motoru arızalanır ve motoru bir sokak yukarıdaki tamirciye çekerken, başka biri Joey'a motoruyla çarpacak gibi olur. İkisi tartışırken, diğer elemanlar da olay yerine gelir ve burda şans eseri Joey'ın tartıştığı adamla yani Karl ile tanışırlar.
|
|
|
5
|
Müzik Paylasımı * Tartısma / RHAPSODY OF FİRE / RHAPSODY OF FİRE
|
: 24 Aralık 2009, 18:32:54
|
 Rhapsody of Fire (kısaltılmış haliyle Rhapsody), İtalya kökenli bir heavy metal grubudur. 1993 yılında kurulmuştur. Günümüzde senfonik power metal türünün önde gelen isimlerindendir. Grup üyeleri Şimdiki üyeler * Fabio Lione - Vocals * Luca Turilli - Guitar * Alex Staropoli - Keyboards * Patrice Guers - Bass * Alex Holzwarth - Drums Önceki üyeler * Cristiano Adacher - Vocals * Andrea Furlan - Bass * Alessandro Lotta - Bass * Daniele Carbonera - Drums Diskografi * Legendary Tales (1997) * Symphony of Enchanted Lands (1998) * Dawn of Victory (2000) * Rain of a Thousand Flames EP (2001) * Power of the Dragonflame (2002) * The Dark Secret (2004) * Symphony of Enchanted Lands II: The Dark Secret (2004) * Live in Canada 2005: The Dark Secret, live (2006) * Triumph or Agony (2006) * Visions from the Enchanted Lands, DVD (2007)
|
|
|
6
|
Müzik Paylasımı * Tartısma / MEGADETH / MEGADETH
|
: 24 Aralık 2009, 18:27:54
|
 Megadeth, Dave Mustaine' in liderlik ettiği ABD'li Thrash metal grubu. 1983 yılında kurulmuş, 2002 yılında dağılmış ve 2004 yılında tekrar kurulmuştur. Metallica grubundan grup elemanları ile yaşadığı problemler yüzünden ayrılan Dave Mustaine, bas gitara David Ellefson, gitara Kerry King ve bateriye Gar Samuelson'u alarak Megadeth'i kurar. Albüm çıkmadan Kerry King gruptan ayrılır ve daha önceden de çaldığı başka bir önemli metal grubu Slayer'la kariyerine devam eder. Onun yerine Chris Poland gruba katılır. Bu kadro ile 1985'te Killing Is My Business... And Business Is Good! ve 1986'da Peace Sells...But Who's Buying? albümleri yayınlanır. 1988'de yayınlanan So Far So Good So What ile grup elemanları yine değişir. Jeff Young gitara, Chuck Behler davullara alınır. Bu albümde Dave Mustaine'in eski grubu Metallica'dan arkadaşı olan Cliff Burton'a yazdığı "In My Darkest Hour" bulunmaktadır. Ancak bu kadro da fazla dayanmaz ve gitara Marty Friedman ve bateriye Nick Menza gelir ve Rust in Peace 1990'da çıkarılır. Hem eleştirmenler hem de dinleyiciler albümü çok beğenir. "Hangar 18" ve "Holy Wars... The Punishment Due" singlelarını barındıran bu albümden iki sene sonra Countdown To Extinction çıkar. Bu albüm de Billboard müzik listesinde 2.liğe kadar çıkar. 1994 tarihli Youthanasia albümü ile Megadeth müzikal anlamda biraz yavaşlar. Bir sene sonra cover parçalar ve yayınlanmamış şarkılardan oluşan Hidden Treasures yayınlanır. 1997 tarihli Cryptic Writings ile Megadeth yeni müzikal yolunda hem de Trust gibi bir hit çıkararak devam eder. 1998'de Nick Menza geçirdiği ameliyattan sonra gruptan ayılır ve Jimmy DeGrasso gruba katılır. 1999 de ise Risk albümü çıkar. Bu arada gitarist Marty Friedman da grubu bırakır ve yerine Al Pitrelli girer. 2001'de grubun eski thrash metal günlerine döndüren The World Needs A Hero yayınlanır. Ancak albümün başarısına rağmen Dave Mustaine sol elinde baş gösteren karpal tünel sendromu rahatsızlığı yüzünden grubu dağıtma kararı alır. Ancak geçirdiği tedavilerden sonra Dave Mustaine müziğe devam etme kararı alır ve yeni grup arkadaşları ilk albümün gitaristi Chris Poland, davulcu Vinnie Colaiuta ve bas gitarda Jimmy Sloas ile The System Has Failed 'i 2004'te çıkarır. Bu arada eski Megadeth üyesi David Ellefson'la da Megadeth yüzünden mahkemelik olurlar. Gruba The System Has Failed turnesinde eşlik eden bascı James Macdonough yerine United Abominations albümünün kayıtlarından önce White Lion ve Black Label Society gibi gruplarda çalmış olan James LoMenzo gelmiştir. 2007'da ise yeni albümleri United Abominations yayınlanmıştır. Glen Drover 2008 yılında ailesine daha çok vakit ayırmak istediğini beyan ederek gruba veda etmiştir. Yerine Jag Panzer ve Nevermore' da çalmış olan Chris Broderick gelmiştir.
|
|
|
7
|
Müzik Paylasımı * Tartısma / Power Metal / Power Metal
|
: 24 Aralık 2009, 18:25:41
|
Power metal, ortaçağ efsanelerini tema olarak alan geleneksel heavy metal ile thrash metal ya da speed metal özelliklerini birleştiren, bazen de senfonik öğeler içeren bir heavy metal tarzıdır. En önemli özelliği diğer metal türlerine göre cok daha melodik çok daha hızlı olmalarıdır.
Power metal müziği Almanya ve İskandinavya öncülüğünde doğmuş ve yoluna devam etmiştir. Bilinen en eski power metal şarkısı Rainbow'un 1976 yılında çıkardığı "Stargazer" şarkısıdır. Power metal tam manasi ile 1980'li yılların başında Alman grubu Helloween ile başladı. Iron Maiden ve Judas Priest'ten etkilenen grup özellikle Keeper of the Seven Keys Part 1 albümü ile zirveye ulaştı. Power metal aslında 1970'li yılların rock gruplarından kalma bir mirastır. Değişen müzikalite içinde 70'li yılların rock gruplarının müziklerine biraz daha tempo ve melodi eklenmiştir. 70`li yılların gruplarının kullandıkları kişisel yaşam hikâyeleri, tarihsel olaylar, sosyal yorumlar ve yaşamın gerçeklerini konu alan şarkı sözlerine ek olarak yeni gelişen power grupları şarkı sözlerinde kozmolojik veta metafiziksel konular eklenmiş . Ayrıca bilim kurgu, mitoloji ve fantezide şarkı sözlerinde yer almıştır. Özellikle Tolkien ekolünden gelen gruplar ön plana çıkmışlardır. (Blind Guardian, Iced Earth ve son zamanlarda Elvenking) Power metalde vokaller genellikle normaldir. Yani bir death metal vokali gibi brutal değildir. Bununla beraber iyi bir power metal vokalisti olmak için gerçekten güçlü bir sese ihtiyaç vardır. Vokal oyunları yapabilecek, sözlerdeki duyguyu vokali ile verebilecek iniş ve çıkışları yapabilecek, ses eğitimli kişiler tercih edilir. Genelde konservatvuar eğitimi almış kişiler ön plandadır. Power metal grupları klasik metal grupları düzenindedir, iki gitar, bir bas gitar, bateri, vokal ve çoğunlukla klavyeden oluşur. Nightwish, Rhapsody of Fire, Kamelot gibi gruplar ise senfonik enstrümanlar (keman, flüt, viyola vb.) kullanarak müziklerini zenginleştirmiştir. (bakınız: senfonik power metal)
|
|
|
8
|
Müzik Paylasımı * Tartısma / JUDAS PRİEST / JUDAS PRİEST
|
: 24 Aralık 2009, 18:24:44
|
 Judas Priest 1971'de kurulan İngiliz heavy metal grubu. Al Atkins'in vokalist olarak yer aldığı kuruluş kadrosundan bugün sadece K.K. Downing ve Ian Hill gruptadır. 1973 yılında Rob Halford'un Al Atkins'in yerini alışı ve 1974 yılında Glenn Tipton'ın gruba dahil oluşuyla kadro günümüzdeki halini almıştır: Rob Halford (vokal), K.K. Downing (gitar), Ian Hill (bas), Glenn Tipton (gitar) ve Scott Travis (davul). Metal Tanrılarının, 1990 yılında çıkardıkları Painkiller albümünden sonra, 1992 yılında Rob Halford gruptan ayrılmış ve yerine Ripper Owens geçmiştir. Ripper'ın kendi yorumunu kattığı şarkılar her ne kadar belli bir kesimi memnun etse de Halford hayranları bu değişikliği iyi karşılamamıştır. Diğer albümlere göre daha küçük bir İngiliz plak şirketi ile yapılan anlaşma ile 1997 yılında "Jugulator" albümü çıkmıştır. Ripper'ın etkileyici ve Halford'a göre daha yoğun vokali olmasına karşın, grubun ilk vokalini arayan kesim fazladır. Ripper Owens, gruba uyum sağlayamayarak gruptan ayrılmıştır. Owens'in, Judas Priest şarkıları çalan bir fan grubundan, hayranı olduğu grubun "frontman"i olması Rockstar adlı filme esin kaynağı olmuştur. Filmde yaratılan kurgusal grup, bazı metal ve Judas Priest fanları tarafından kült konumuna yükseltilmiştir. Son albümleri Nostradamus, bir başyapıttır. Grup, 2008 yılında, İstanbul-Kuruçeşme Arena'da müthiş bir konser vermiştir. Rob Halford'un kadroya geri dönüşüyle, 2005'te, Angel Of Retribution albümünü yayınlamıştır. Grup, Ripper Owens yıllarının ardından, Painkiller'a yakın bir albüm çıkartarak büyük başarı sağlamıştır. Grup, Türkiye'deki ilk konserini 13 Temmuz 2008 tarihinde İstanbul Turkcell Kuruçeşme Arena'da vermiştir.
|
|
|
9
|
Müzik Paylasımı * Tartısma / İRON MAİDEN / İRON MAİDEN
|
: 24 Aralık 2009, 18:22:40
|
 Iron Maiden, 1975 yılında Londra'da kurulmuş bir İngiliz heavy metal grubudur. Grup basçı Steve Harris tarafından kurulmuştur. Bugüne kadar 14 stüdyo albümü yayımlayan grubun toplam albüm satışları kesin olarak bilinmemekle birlikte bu sayı 70 milyonun üzerindedir.[1][2]
Grup çeşitli kadro değişikliklerinin ardından kendi adını taşıyan ilk albümü Iron Maiden'ı 1980 yılında çıkarmıştır. Solist Bruce Dickinson'ın gruba katılmasının ardından 1982 yılında yayımladıkları The Number of the Beast adlı albümleriyle Iron Maiden dünya çapında şöhrete erişmiş ve 1980'ler boyunca peş peşe çıkardıkları albümlerle büyük başarı kazanmıştır. 1993 yılında solist Dickinson gruptan ayrılmış ve yerine Blaze Bayley gelmiştir. Bu dönemde grubun albüm satışları belirgin şekilde düşmüştür. Dickinson ve 1989 yılında gruptan ayrılan gitarist Adrian Smith 1999'da kadroya yeniden dahil olmuşlardır. 2006'da piyasaya çıkan grubun son stüdyo albümü A Matter of Life and Death Billboard 200 listesinde dokuz numaraya kadar yükselmiştir.
Grubun etkilendiği gruplardan bazıları Thin Lizzy, UFO, Deep Purple, Uriah Heep ve Wishbone Ash'tir. Iron Maiden müzik kanalı MTV'nin
Grup Paul Di'Anno'nın gönderilmesinin ardından solist olarak Terry Slesser'ı kadroya dahil etmeyi düşündü. Ancak yapılan deneme provasında Harris'in anlatımıyla Slesser'ın sesi sert parçalara gitmedi. 1981'in Ekim ayında Samson grubundan Bruce Dickinson yeni solist olarak kadroya dahil edildi. Grup Bruce Dickinson ile ilk konserini İtalya'nın Bologna şehrinde 26 Ekim 1981 günü verdi. İtalya'da 4 konser daha veren grup, son olarak 15 Kasım'da Londra'da verdiği bir konserle Killers turnesini tamamladı. Bu konserlerde Dickinson yalnızca sesiyle değil selefi Paul Di'Anno'nun aksine sahnedeki hareketli ve enerjik tavırlarıyla da kendisini ispatladı.[35]
Turnenin ardından Iron Maiden yeni albümün hazırlıklarına başladı. Üç ay içinde albümü tamamlaması gereken grup Londra'daki Hollywood stüdyolarında beste çalışmalarına başladı.[35] Grubun o güne kadar yapmış olduğu tüm besteler ilk iki albümde kullanılmış olduğunda yeni albüm sıfırdan yazılacaktı. Ayrıca Bruce Dickinson eski grubu Samson ile olan sözleşmesinden ötürü 1982'nin Ağustos ayına kadar gruba besteci olarak katkıda bulunamıyordu. Bestelerin tamamlanmasının ardından Londra'da Battery stüdyolarında kayda başlandı.[32] Albümün miksajı devam ederken grup "Run to the Hills" adlı parçayı tekli olarak yayımladı. Şarkı İngiltere listelerinde 7 numaraya kadar yükseldi. Grup 25 Şubat'ta yeni dünya turnesinin Britanya ayağına başladı.[36]
Yeni albüm The Number of the Beast 22 Mart 1982 günü piyasaya çıktı ve İngiltere listelerine 1 numaradan girdi.[37] İlk birkaç ay içerisinde 1 milyonun üzerinde satış yapan albüm neredeyse yayımlandığı bütün ülkelerde ilk 10'a girdi.[36] ABD'de 65 hafta listelerde kalan ve gruba bu ülkedeki ilk altın plağını da kazandıran albüm toplamda iki gümüş, sekiz altın ve iki platin plak kazandı.[38] "Run to the Hills", "The Number of the Beast" ve "Hallowed be thy Name" gibi bugün klasik olmuş, grubun konserlerinin vazgeçilmez şarkılarını içeren albüm Iron Maiden'ı uluslararası boyutta bir grup haline getirdi.[39] Albümün yayımlanmasından yaklaşık bir ay önce başlayan "Beast on the Road" turnesi kapsamında grup 16 ülkede 179 konser verdi. Mayıs ve Ekim ayları arasında ABD'de 38 Special, Scorpions ve Judas Priest'in ön grubu olarak yer alan Iron Maiden 28 Ağustos'ta İngiltere'de düzenlenen Reading Festivali'nde ana grup olarak sahne aldı.[38] Turne sırasında davulcu Clive Burr'ün artan içki tüketimi performansını olumsuz yönde etkilemeye başladı. 1982'nin Aralık ayında Burr gruptan gönderildi. Yerine Fransız Trust grubundan Nicko McBrain geldi.[40]
Grup yeni albümün üzerinde çalışmak üzere Jersey adasında toplandı. Bestelerin tamamlanmasının ardından yeni albüm 1983'ün Ocak ayında Bahamalar'ın başkenti Nassau'daki Compass Point Stüdyolarında kaydedildi. Britanya'da 16 mayıs'ta yayımlanan grubun dördüncü stüdyo albümü Piece of Mind İngiltere listelerine üçüncü sıradan girdi. Albümde yer alan "Flight of Icarus" adlı şarkı grubun tarihinde Amerikan radyolarında en fazla çalınan parçası oldu. Yeni dünya turnesine (World Piece Tour) albümün piyasaya çıkmasından iki hafta önce 2 Mayıs'ta İngiltere'nin Hull şehrinde başlayan Iron Maiden bu turne sırasında ABD'de ilk defa ana grup olarak sahne aldı.[41]
Turnenin ardından grup üyeleri 1984'ün Ocak ayında yeni albümün beste çalışmaları için Guernsey adasında toplandı. Bestelerin tamamlanmasının ardından albümün kaydı yine Bahamalar'daki Compass Point Stüdyolarında yapıldı. Grubun beşinci albümü Powerslave, 1984'ün Eylül ayında yayımlandı ve İngiltere listelerine ikinci sıradan girdi. Albümün kapağında Antik Mısır teması kullanılmıştı.[42] Albümden çıkan iki single "Aces High" ve "2 Minutes to Midnight" büyük başarı elde ettiyse de albümdeki en dikkat çeken parça İngiliz şair Samuel Taylor Coleridge'in aynı adlı şiirinden esinlenilerek yazılan, 13 dakika 45 saniye uzunluğundaki "Rime of the Ancient Mariner" adlı parçaydı.[43]
Albümün ardından Iron Maiden rock tarihinin en uzun ve kapsamlı dünya turnelerinden biri olan World Slavery turnesine çıktı. 1984'ün Ağustos'undan 1985'in Temmuz'una[44] kadar süren turne boyunca grup Polonya, Macaristan gibi dönemin demir perde ülkeleri de dahil olmak üzere 20 küsur ülkede konserler verdi. 11 Ocak 1985 günü Brezilya'da düzenlenen Rock in Rio festivalinde Queen grubundan hemen önce sahne aldı.[42] Turne sırasında grubun Los Angeles ve Londra'da verdiği konserlerin kayıtlarından oluşan Live After Death 1985'in Kasım ayında yayımlandı.[44] Albüm İngiltere'de 2 numaraya kadar yükseldi.
 Müzikal değişim (1986-1988) [değiştir] Grup turnenin ardından 1980'den beri ilk defa altı aylığına müziğe ara verdi. Bu aranın ardından altıncı stüdyo albümü Somewhere in Time'ın kayıtlarına başlandı. Kayıtları Bahamalar ve Hollanda'da, miksajı ise New York'ta yapılan albüm grubun o güne kadarki en masraflı stüdyo çalışmasıydı. 1986'nın Ekim ayında piyasaya çıkan albüm Britanya'da 3 numaraya kadar yükseldi. ABD'de ise 2 milyon adedin üzerinde satılan ilk Iron Maiden albümü olarak[46] 11 numaraya kadar yükseldi.[47] Albümde o dönemde yeni bir teknoloji olan sinti gitarlar kullanıldı. Grubun daha farklı, folk ağırlıklı bir çizgiye yönelmesi gerektiğini düşünen solist Bruce Dickinson'ın hiçbir bestesine albümde yer verilmedi. Grup albüm sonrası sekiz aylık bir dünya turnesine çıktı.[46]
Grubun yedinci stüdyo albümü Seventh Son of a Seventh Son Münih'teki Musicland Stüdyoları'nda 1988'in Şubat ve Mart aylarında kaydedildi. Aynı yılın Mayıs ayında piyasaya çıkan ve İngiltere'de listelere bir numaradan giren Seventh Son of a Seventh Son ABD dışında tüm dünyada grubun o güne kadar en fazla satış yapan albümü oldu. O dönemde thrash metalin son derece revaçta olduğu ABD'de albüm 12 numaraya[47] kadar yükseldiyse de satışlar bir önceki albümün altında kaldı. Steve Harris'e göre albüm Piece of Mind ile birlikte grubun o güne kadar yayımladığı en iyi albümdü.[48] Albümün ardından çıkılan "Seventh Tour of a Seventh Tour" adlı dünya turnesinde grup yedi ay boyunca 25 ülkede konser verdi.[49] Turne sırasında Michael Kenney klavyeci olarak gruba sahnede eşlik etti. Turnenin Avrupa ayağına başlamadan önce grup 20 Ağustos günü KISS, Megadeth, Guns N' Roses ve Helloween'in yer aldığı İngiltere'deki Donnington Festivali'nde 107.000 izleyici önünde ana grup olarak sahne aldı. Öğlen saatlerinde Guns N' Roses'ın performansı sırasında iki seyirci ezilerek hayatlarını kaybettiler. Iron Maiden üyeleri gece kendi performanslarının bitimine kadar iki seyircinin ölümünden haberdar edilmedi.
Grubun 14. stüdyo albümü A Matter of Life and Death 2006'nın Ağustos ayında piyasaya çıktı. Birleşik Krallık'ta 4 numaraya[74] kadar yükselen albümün ABD'de Billboard listesine 9 numaradan[47] girmesiyle Iron Maiden ilk defa bu ülkede albüm listelerinde ilk onda yer aldı. Albümün ardından Ekim ayında başlayan dünya turnesinin ilk ayağında grup yeni albümü baştan sona çaldı.[75] Turneye verilen aranın ardından grup 9 Mart 2007'de Birleşik Arap Emirlikleri'nde dördüncüsü düzenlenen Dubai Desert Rock Festivali'nde ana grup olarak sahne aldı.[76] 17 Mart 2007'de Hindistan'ın Bangalore şehrinde verdikleri konserle de bu ülkede konser veren ilk heavy metal grubu oldular.[77]
2007 yılının Eylül ayında grup resmî internet sitesinde 2008 yılında Somewhere Back in Time adıyla bir dünya turnesine çıkacağını duyurdu.[78] Repertuarın tamamen grubun 80'li yıllardaki bestelerinden oluştuğu turnede World Slavery turnesindeki sahne dekorları kullanıldı. 1 Şubat 2008'de Hindistan'ın Mumbai şehrinde verilen konserle başlayan turnede grup otuzdan fazla ülkede altmışın üzerinde konser verdi, Avustralya ve Yeni Zelanda'da 1992'den bu yana ilk defa sahne aldı. Grup turne boyunca Ed Force One adını verdikleri ve pilotluğunu solist Bruce Dickinson'ın yaptığı Boeing 757 model uçakla yolculuk etti. Turnenin ilk ayağı 19 Ağustos'ta Moskova'da verilen konserle son buldu.[79][80][81] Turne dahilinde Budapeşte'de verilen bir konserde solist Bruce Dickinson grubun yakında yeni bir albüm çıkaracağı haberini vermiştir.
|
|
|
|
10
|
Müzik Paylasımı * Tartısma / Death Metal / Death metal
|
: 24 Aralık 2009, 18:14:04
|
Death metal, 1980'lerin sonunda thrash metal'in teknik yetkinliğini ve bir punk alttürevi olan hardcore'un dolaysızlığını sentezleyen grupların önderlik ettiği bir metal türüdür. Death Metal tınısını belirleyen ve onu diğer metal türlerinden ayıran başlıca öğeler brutal vokal, distorsiyon doygunu elektro gitar, yapısökümcü tabir edilebilecek bir kompozisyon tarzı, sürat ve nihilist/dışavurumcu imgelem ve aynı doğrultudaki metinsel içeriktir.[kaynak belirtilmeli]
Brutal vokal, diğer Metal türlerinde ve popüler müziğin genelinde doğalcı biçimiyle kullanılan vokalin, enstrümantan enformasyonun distorsiyonuna paralel bir şekilde, performans veya kayıt sırasında dışsal bir müdahale olmaksızın, vokalist tarafından distorte edilmesiyle elde edilen, konvansiyonel vokalin ifade yelpazesini tek bir kalıp içinde hayata geçirmeye çalışan vokalizasyon türüne Metal icracıları ve dinleyicileri tarafından verilen isimdir.
Death Metal'in arkaik örnekleri arasında, Speed Metal ile karıştırılan Thrash Metal tarzına yakın bir çizgide müzik yapan Death Strike'ın 1985 tarihli "Fuckin' Death" albümü sayılabilir. Ancak türün ilk yapılaşmış örneği,Chuck Schuldiner önderliğindeki Death imzasını taşıyan "Scream Bloody Gore" albümüdür. 1980'li yılların ortalarında belirişini takiben 90'lı yılların sonlarına kadar oldukça üretken bir janr olan Death Metal kanonunun en önemli örneklerinin altında Possessed, Obituary, Morbid Angel, Death, Master, Cannibal Corpse, Incantation, Krabathor, Acheron, Sinister, At the Gates, Deicide, Autopsy, Carcass, Atheist, Napalm Death, Gorefest, Bolt Thrower, Asphyx, Pestilence, Unleashed, Immolation, Monstrosity, Morta Skuld, Sextrash, Entombed, Dismember, Grave, Toxodeth, Mortuary, Headhunter D.C., Krisiun, Nunslaughter, Demigod, Abhorrence, Interment, Aggressor, Malevolent Creation, Massacre, Nocturnus, Acid Death, Comecon, Terrorizer gibi öncü toplulukların isimleri vardır.
Bir altkültürel enerji olarak 90'lı yılların başlarında Grunge akımının ve temsil ettiği değerlerin denge ağırlığını teşkil eden Death Metal, 90ların sonlarında, Metal anajanrından doğan alttürevlerin, cross-over'ların ve farklı janrların gramerlerini Metal'e sentezleyen yenilikçi yaklaşımların karşısında ortodoks damarını bütünüyle yer altına çekmiş ve doğası doğrultusunda, popülerliğin süzgecinden geçmiş diğer Metal janrlarının aksine, ifade tarzını daha da sertleştirmiştir. Ne var ki Metal arenasında dinleyiciler ve gruplar arasında yoğunlukla tartışılan ticaret - etik ikiliği ekseninde, Death Metal de, geniş kitlelere ulaştığı 90'lı yılların ortalarında piyasalaşmakla suçlanmıştır.
Death Metal'in doğuşundan bugününe Türkiye'de gelmiş gelmiş en önemli temsilcileri arasında Death Project, Deathroom, Suicide, Asafated, Cenotaph, False In Truth Hecatomb
Death Metal tınısı tok, distorsiyon doygunu gitar tonlarına, brutal vokallere yaslanır. Bunların yanısıra dışavurumcu, kinik, nihilist bir tavrı yansıtan veya gore gibi şok öğeleri üzerinde duran şarkı sözleri ve görseller Death Metal alamet-i farikası sayılır. Death Metal gitar jargonu çalış tekniği açısından Thrash Metal'in doygunlaştırdığı 'palm mute' (gitar tellerinin avuç kenarı ile kapatılarak sesin boğulması) tekniği ve strumming (vuruş) çeşitliliğiyle biçimlenen, kompozisyonel yönelim açısından ise yüksek tempolu, fragmanlı veya nakarat yapılı parçalar üreten, vokal dışavurumun belirginleştiren bir anlayışla yapılanır. Death Metal gruplarının bir bölümü [Deicide, Suffocation] melodizmi dışlayarak keskin bir ritmofoniyi sahiplenir. Bu ritmofoni ağırlıklı yaklaşım, bir Death Metal altjanrı sayılan ancak bu janrla aynı yıllarda şekillenen Grindcore'un da merkezinde yer alır. Davulda yüksek hızlarda twin, ride ve trampet üçlüsü kullanılmaktadır. Ataklar tuşeli ve çok hızlıdır. Ziller yoğun olarak kullanılmaktadır. Davul setlerinde 3 alto ve 2 floor tom tercih edilmektedir.
Yeni Akım İsveç Death Metal'i (NWOSDM) adı verilen İsveç okulu ise İngiliz Klasik Metalinin melodizmini Death Metal'in yoğunluğuyla birleştirir. Ancak istisnalar hariç birçok İsveç Death Metal grubu zamanla tarzın köklerinden dışarı çıkmaya başladığı halde hala Death metal olarak anıldıkları için tepki görmüşlerdir. Bu türün örnekleri olarak Unleashed, Dark Tranquillity, Entombed, Nihilist, Paganizer, Grave, Dismember, In Flames, Soilwork, Arch Enemy, Amon Amarth verilebilir.
2000'li yıllarla birlikte yükselen Metalcore türü Death Metal'in sofistike enerjisini yumuşatarak benzer bir dışavurumcu teknik lügatı sahiplenmiştir.
|
|
|
11
|
Müzik Paylasımı * Tartısma / DARK TRANQUİLİTY / DARK TRANQUİLİTY
|
: 24 Aralık 2009, 18:11:50
|
 Dark Tranquillity, İsveç çıkışlı melodik death metal grubudur. Bu alanda en uzun süredir aktif olan grup olan Dark Tranquillity aynı zamanda İskandinav death metali denilen tarzından yaratıcılarındandır. 1989 yılının başlarında vokalist Anders Friden, gitarist Niklas Sundin, ritim gitarist Mikael Stanne, bas gitarist Martin Henriksson ve baterist Anders Jivarp bir araya gelip "Septic Broiler" adında bir thrash metal grubu kurdular. 1990 yılında Enfeebled Earth adlı bir demo kaset hazırladıkları sırada grup aninden fikir değiştirip demo çalışmasını bıraktı. Adını "Dark Tranquillity" olarak değiştirdi ve death metale geçti. Bu ad altında 1991 yılında Trail of Life Decayed ve 1992 yılında A Moonclad Reflection demolarını yayınladılar. A Moonclad Reflection 1500 sattı. Grubun müziği, her ne kadar death metal yapsalar da, 80’lerden gelen klasik thrash müziğinin öğeleriyle gitar harmonilerinin bir karışımı gibiydi. 1993 yılında ilk albüm olan Skydancer 'ı çıkardılar. Bu albümde misafir sanatçı olarak Anna Kajsa Avehall vokalde gruba yardım etti. Albüm çıktıktan sonra Anders Friden gruptan ayrıldı ve Mikael Stanne vokalist rolünü üstlendi. Gitar boşluğunu da Friedrik Johansson’u gruplarına alarak kapattılar. Yeni kadroyla 1994 yılında Of Chaos And Eternal Night adlı EP'yi ve ardından 1995 yılında The Gallery albümünü yaptılar. Albüm büyük beğeni topladı ve gruba büyük bir başarı kazandırdı. Skydancer 'da daha çok black metal etkili ve ağır parçalar yazan grup, The Gallery 'de tamamen özgün bir tarz yakalamıştır. Birçok hayran tarafından grubun en sevilen şarkısı olarak görülen "Lethe" bu albümdedir. Grubun enstrumanlarındaki hakimiyetinin ve beste kabiliyetinin Skydancer 'a göre oldukça gelişme gösterdiği albüm, melodik death metal tarihinin en önemli albümlerindendir. Ayrıca, birçok Dark Tranquillity hayranına göre grubun en iyi eseridir. The Gallery kayıtları sırasında gruptan ayrılan şu anki In Flames vokalisti Anders Friden'in yerine geçen Mikael Stanne, şüphesiz yaptığı başarılı vokaller ile grubun başarısını etkilemiştir.Niklas Sundin, grubun kurucu elemanlarındandır, hem bestelerle hem de grubun kapak tasarımlarıyla ilgilenmektedir. The Gallery sonrası, 1997'de The Mind's I albümünü çıkaran grup, başarısını devam ettirmiş, 1999 tarihli albümleri Projector ile yoğun eleştiriye tutulmuştur. Projector, grup üyelerine göre "zamanın ötesinde bir albüm" olmuştur. İçerdiği elektronik elementler ve "Stanne"'nin temiz vokali nedeniyle, ilk başta "yumuşama" iddialarıyla karşılaşan albüm, daha sonra grubun en iyi albümlerinden olarak görülmeye başlanmıştır. Şu an birçok melodik death metal grubunun elektronik denemeler ve temiz vokal kullandığı varsayılırsa, Projector 'un ne kadar önemli bir albüm olduğu anlaşılabilir. Projector 'dan sonra sırasıyla Haven, Damage Done ve Character albümünü çıkaran Dark Tranquillity, her albümüyle eleştirmenlerden iyi not almış ve müziğini bir adım daha ilerletmiştir. Ayrıca, 2004 yılında çıkardıkları Exposures - In Retrospect and Denial adlı derleme albümleriyle canlı performanslarını, Trail of Life Decayed ve A Moonclad Reflection demolarının ses kalitesi yükseltilmiş versiyonlarını ve daha önce yayınlanmamış parçalarını dinleyicileriyle paylaşmışlardır. Fiction adlı albümlerini ise 23 Nisan 2007 tarihinde yayınlamışlardır. Resmi sitesinde Mart 2008'de yeni albüm için stüdyoya girdiklerini YouTube resmi Dark Tranquillity kanalında bir video ile açıklamıştır. 23 Ağustos 2008 tarihinde, grubun 1998 yılından beri bas gitaristi olan Michael Nicklasson gruptan ayrıldığını açıkladı. Grup, 27 Ağustos'ta yeni basçı arayışlarına başladığını resmi web sayfasından duyurdu. Arayışlar 19 Eylül'de son buldu. Gruba Soilwork grubunun eski gitaristi olan Daniel Antonsson katıldı. Daniel Antonsson, şu anda Dimension Zero grubunda da çalmaktadır.
|
|
|
12
|
Müzik Paylasımı * Tartısma / SOİLWORK / SOİLWORK
|
: 24 Aralık 2009, 18:10:32
|
 İsveçli Melodik Death Metal grubu Soilwork 1995 yılı sonunda Inferior Breed adıyla kuruldu. 1996 yılında isimlerini Soilwork olarak değiştiren ve Klasik Gothenburg Death Metal tarzını, güçlü rifler ve 1980 lerin Avrupa ve İngiliz Heavy Metal tarzıyla kaynaştıran grup eşsiz, kendine uyan bir sound elde etti. 1997 yılındaki «In Dreams We Fall Into The Eternal Lake» demosu grubun ilk dönem çalışmalarına göre çok daha melodik ve hızlıydı. İlk albümleri «Steelbath Suicide» (1998) ise tüm dünyada metal magazinleri ve fanları tarafından çok olumlu tepkiler aldı. Ludvig Svartz ve Jimmy Persson bu kayıttan kısa bir süre sonra ayrıldı ve gitarist Ola Frenning ile grupla Stockholm turnesinde tanışan baterist Henry Ranta grubun yeni üyeleri oldular. 1999 yılında «The Chainheart Machine» adlı ikinci albümleri piyasaya çıktı. Defleshed, Cannibal Corpse ve Marduk ile beraber büyük bir dünya turuna çıktılar ve Dark Tranquillity ile beraber de Japonya da kısa bir turda yer aldılar. Daha sonra grup Nuclear Blast firması ile anlaştı ve bu firmadan ardı ardına A Predator’s Portrait (2001), Natural Born Chaos (2002), Figure Number Five (2003), Stabbing The Drama (2005) albümlerini yayınladı. A Predator’s Portrait (2001) albümünde vokalist Björn ilk kez clean vokaller kullanmaya başlamıştı. Stabbing The Drama albümüyle grup 2005 yılında Amerika da iyi bir ticari başarı elde etti. Aynı sene Ozzfest festivalinde In Flames ile beraber sahne aldılar ve yine aynı sene grubun önemli bir üyesi olan gitarist Peter Wichers grubu bıraktı. Yeni gitarist ise Daniel Antonsson oldu. Albümler 1998 - Steelbath Suicide 1999 - The Chainheart Machine 2001 - A Predator`s Portrait 2002 - Natural Born Chaos 2003 - Figure Number Five 2003 - The Early Chapters 2005 - Stabbing the Drama
|
|
|
13
|
Müzik Paylasımı * Tartısma / AMON AMARTH / AMON AMARTH
|
: 24 Aralık 2009, 18:08:18
|
 Kökleri Viking mitolojisine ve Deathmetal`e sımsıkı bağlanmış olan AMON AMARTH 1992 yılında Stockholm`un güneyinde Tumba (İsveç) adındaki küçük bir yörede ortaya çıktı.İsmini Tolkien`in Orta Dünyasında, Mordor daki dağdan (Amon Amarth) alan grup kurulduğu tarihten itibaren birçok melodi ve armoni içeren; Vikingleri ve Kuzey tanrılarını anlatan parçalar yazmaya başladı. AMON AMARTH`ı diğer Deathmetal gruplarında ayıran ve bugün bulunduğu yere getiren en büyük farklılık da buydu… Vokalist Johan Hegg niçin bu konuyu işlediğini; "Viking teması ve Iskandinav mitolojisi benim için daha çok bir hayat felsefesi haline geldi." şeklinde açıklıyor. Grup kurulurken elemanlar kendi aralarında kendi müziklerini yapmak,eğlenmek için bir araya geldi hatta yapılan açıklamalara göre grup kurulduğunda büyük hedefleri yoktu ve Isveç piyasasından çok küçük bir pay almayı ve ülke gençleri tarafından tanınmayı bile kendileri için yeterli görüyordu. Grup 1993 yazında Lagret Studios`a girdi ve grubun hiçbir zaman yayınlanmayan demosu "Thor Arise" ı kaydetti.Grup bu kayıdı yeterince güçlü görmüyordu ve dünyada bu şekilde tanınmak istemiyordu. Demo track list 1. Risen From The Sea 2. Atrocious Humanity 3. Army Of Darkness 4. Thor Arise 5. Sabbath Bloody Sabbath (Black Sabbath cover) şeklindeydi ve şu anda hit olmuş birçok parçayı içeriyordu.Grup daha sağlam birşeyler ortaya çıkarmak için yeni prova ve çalışmalara başladı ve tekrar stüdyoya girdi. Sonuç olarak ortaya ikinci demo "The Arrival Of The Fimbul Winter" çıktı. Bu demo birinci demoya göre gerek yakaladıkları sound gerek müzikalite bakımından daha tatmin ediciydi ve grup bu demoyu underground piyasaya sürmek için arayışlara başladı. Alınan cevap mükemmeldi.Grubun bu demosunu satmak ve haklarını güvence altına almak için Pulverised Records (Singapur) grupla bağlantı kurdu. Grup 1995 yılının Kasım ayında 5 günlüğüne Peter Tägtgren`e (Hypocrisy) ait olan The Abyss Studios`a girmeye karar verdi ve bu süre içinde "Sorrow Throughout The Nine Worlds" albümü kaydedildi.Bu albüm 3 yeni parça ve ikinci demodan tekrar kaydedilmiş 2 parça içeriyordu. Albüm, 1996 Nisan ında piyasaya sürüldü ve grubun dünya çapındaki kariyeri daha da sağlamlaştı. Albümün piyasaya çıkışından 2 ay sonra davulcu Nico gruptan ayrıldı ve yerine Martin Lopez gruba dahil edildi. Bu andan sonra Amon Amarth`a birçok plak şirketinden teklif geldi ve grup bunların içerisinden Metal Blade ile anlaşmayı tercih etti. 1997 yılının Mart ayında grup, Metal Blade deki ilk albümü "Once Sent From The Golden Hall" i Peter Tägtgren ile kaydetmek için tekrar The Abyss Studio`ya girdi. Kayıt sonuçları AMON AMARTH`ın Swedish Death Metal sahnesinin en hiddetli ve agresif gruplarından birisi olacağını daha o zamandan kanıtlıyordu. "Once Sent From The Golden Hall" albümünün kaydından sonra gitarist Anders Hansson gruptan ayrıldı.Grup bir ay sonra Deicide, Six Feet Under ve Brutal Truth ile turneye çıkacağı için acele gitarist arayışına girdi ve Johan Söderberg gruba dahil oldu. Grup artık iyice sağlamlaşmıştı. Haziran 1998 de çıkılan turnede grup en üst düzeye ulaştı. Aynı yıl içinde davulcu Martin Lopez kariyerini OPETH de sürdürmek için gruptan ayrıldı ve boşluğu Fredrik Andersson (ex-MARDUK) ile dolduruldu. Bu grubun son eleman değişikliği oldu ve 1999 yılının şubat-mart ayları boyunca tekrar The Abyss Studios a girerek "The Avenger" albümü kaydedildi. Yedi parçalık albümün kayıtları esnasında herhangi bir prodüktörle çalışılmadı. Death ve Black metal tarzları; Viking etkileşimi ve brutal altyapı ile sağlamlaştırılarak harika bir albüm ortaya çıkarıldı. Grup albümün tanıtımı için Morbid Angel`ın headliner olduğu birkaç festivale çıktı. 2000 Kasımında The Abyss Studios un kapanması söz konusu olunca grup yeni kayıt için aceleci davrandı.Çok kısa bir sürede "The Crusher" albümü oluşturuldu."The Crusher" AMON AMARTH`ın şimdiye kadar kaydettiği en brutal albümdü.Bu albüm gruba daha çok turneye çıkabilmesi için fırsat verdi. Grup artık birçok ülkeden festivallere çağırılıyordu ve grup headliner olduğu ilk festivale Danimarka ve Almanya`da; Purgatory ve Seirim gruplarıyla çıktı.Turne büyük bir başarıyla sonuçlandı ve AMON AMARTH bu turne sayesinde Almanya`da yeni binyılda (2001 Ocak) sahneye çıkan ilk metal grubu olarak kayıtlara geçti.AMON AMARTH bu konserden sonra MARDUK ve VADER gibi devlerle birlikte No Mercy Festivals e katıldı ve bu festivalden sonra Marduk`un 2001 deki Amerika turlarını desteklemeye karar verdi.Fakat sponsorlar bulunamadığı için tur Ocak 2002 ye ertelendi.Grup 2002 yi beklemedi ve kendilerinin ilk Amerikan turnesine Diabolic`in (Tampa, Florida) desteğiyle çıktı.Turne harika bir şekilde devam ediyordu fakat kordinatörler turneyi bir hafta gibi kısa bir sürede durdurdu ve AMON AMARTH Isveç`e geri döndü. Grup, Isveçli Death/Gore efendisi VOMITORY`ye Avrupa turu teklifinde bulundu.Teklif kabul edildi ve AMON AMARTH tekrar yollara düştü.Tur sırasında yeni albüm için birşeyler hazırlanmaya devam edildi. Ağustos 2002 de grup 2. kez WACKEN OPEN AIR`e çıktı ve şov yaklaşık olarak 12.000 kişi tarafından izlendi ve yapılan röportajlarda herkes konserden son derece memnun olduğunu açıkladı. Grup WACKEN`dan çıkar çıkmaz "Versus the World" ü kaydetmek için 7 Ağustos`ta kendini stüdyoya attı. Uzun zamandan beri Peter Tägtgren stüdyosunu kendisine ayırdığı ve başka grupların kayıt işleriyle uğraşmadığı için grup, Malmö`deki Berno Studio`da çalışmaya başladı ve bu harika bir seçimdi.Stüdyonun Isveç metal sahnesinde mükkemmel bir ünü vardı.AMON AMARTH Berno (mühendis ve stüdyo sahibi) veya Henrik (mühendis) ile çalışırken hiç bir zorluk çekmedi ve bu yeni stüdyo grubun müzikal yapısına yeni bir boyut kazandırdı.Kayıtlar sırasında grup ara verip Almanya`ya ve Summer Breeze festivaline geziler düzenledi ve buralarda mükemmel bir şekilde karşılandı.Yeni albüm 18 Kasım da piyasaya sürüldü.Albümün sınırlı sayıdaki "Viking" baskısı ise grubun hiç yayınlanmamış eski demolarını içeriyordu ve bu albüm grubun kariyerindeki kilometre taşlarından birisi oldu.Albümün tanıtımı için 3 Amerika ve 2 Avrupa turnesine çıkıldı. AMON AMARTH`ın yeni albümü "Fate Of Norns" da bir önceki albüm gibi Bernö Studios da kaydedildi. Bu albüm ve diğerleri arasındaki fark sorulduğunda Mikkonen; "Biraz klasik kaçacak ama albümde yakalanan sound süper ve şarkılar diğerlerine göre çok daha güçlü.Johan Söderberg`in şarkı yazımına katkısı öncekilere göre çok daha fazla oldu ve bu da müziğe yeni bir tat ve bakış açısı kazandırdı.Stüdyoya girdiğimizde birçok şarkının yazımı henüz tamamlanmamıştı ve stüdyoya girince farklı birşeyler çıkarabilir miyiz diye merak ettik.Düşündüğümüz gibi oldu ve Bernö sayesinde müzik çok farklı bir noktaya geldi.Bu Prodüksiyonda diğer hiçbirinde harcamadığımız kadar enerji harcadık." şeklinde açıklıyor."
|
|
|
14
|
Müzik Paylasımı * Tartısma / ARCH ENEMY / ARCH ENEMY
|
: 24 Aralık 2009, 18:05:54
|
 Michael Amott, Carcass’ın dağılmasının ardından, 1995 yılında İsveç’in Halmstad şehrinde açtığı bir müzik marketi işletiyordu. hatta o günlerde Soilwork’ün ilk albümünün çıkması için grubu müzik şirketleriyle tanıştırmışlığı ve bu sayede Soilwork’ün kariyerini başlatmışlığı dahi vardı. Bu sıralarda kendi adına bir grup kurmaya karar veren Mike, kısa sürede bir yıldızlar kadrosu oluşturdu ve ilk albüm hazırlıklarına başladı. ikinci gitarist olarak Armageddon gitaristi ve kardeşi olan Christopher Amott’u yanına alan Mike, bas gitarist olarak Witchery, Illwill ve Mercyful Fate’te de çalmış Sharlee d’Angelo’yu, davulcu olarak da Eucharist ve In Flames’te çalmış olan ve At The Gates davulcusu Adrian’ın da kardeşi olan Daniel Erlandsson’u gruba kattı. Vokalist eksikliğini ise o güne dek adı duyulmuş bir grupta yer almamış olan Johan Liiva ile doldurdu. Bu yıldızlar kadrosuyla şirket bulmakta zorlanmayan Arch Enemy , Century Media Records ile anlaşarak 1996 yılında “Black Earth” albümünü piyasaya sürdü. Melodik ve bir o kadar da sert parçaların yer aldığı bu albüm, kısa sürede grubun adını duyurmasını sağladı. albümde bir de Iron Maiden “Ides of March” cover’ı yer alıyordu. “Bury Me An Angel” parçasına çekilen klip ve uzak doğu turnesi ardından grup ikinci albümünün çalışmalarına başladı. 1998 yılında, ikinci albüm “Stigmata” piyasaya çıktı. davulcu Daniel’in bazı sorunları dolayısıyla yer alamadığı bu albümde davullar, sonradan adını çok sağlam bir şekilde duyuracak olan Darkane’in davulcusu Peter Wildoer tarafından çalınıyordu. Aynı dönemlerde In Flames’in “Colony” albümünde davul teknisyenliği de yapan Wildoer, 2000’li yıllarda, kimi kesimlerce İsveç’in en iyi metal davulcusu olarak gösterilecekti. “Stigmata” albümü, ilk albümün başarısını aşarak grubu özellikle Japonya’da çok sevilir hale getirdi. Grup, Avrupa dağıtımın yapan Century Media’nın ardından, Japonya dağıtımı için de Toys Factory ile anlaştı. Grup “Stigmata” sonrası In Flames, Dark Tranquillity ve Children Of Bodom’un alt grubu olarak pek çok konser verdi. Albümün Japonya baskısında “Damnation’s Way” (Michael Amott’un en sevmediği Arch Enemy parçası) ve Chris Amott tarafından yazılan “Hydra” adlı kısa bir enstrumantal vardı. Grup 1999 yılına gelindiğinde üretim hızını hiç kesmeden “Burning Bridges” albümünü yayınladı. Grup pek çok yıldızdan oluştuğundan ve promosyonu çok iyi yapıldığından, çıkardığı her albüm oldukça çok satıyordu. Bu nedenle de grup her sene bir albüm çıkarıyordu. “Burning Bridges”; ünlü Studio Fredman’da Fredrik Nordström ile kaydedildi. Albümde “Burning Bridges” parçasında konuk müzisyen olarak mellotron çalan ve yıllar sonra Opeth’in “Damnation” turnesinde de org çalarak gruba eşlik edecek olan Per Wiberg de vardı. Bu albümde grup daha melodik, akılda kalıcı ve daha kolay anlaşılan parçalar yazmış, ancak her zamanki teknik öğeleri ve mükemmel sololarını da kullanmıştı. Japonya bonusu olarak da europe cover’ı “Scream of Anger” yer alıyordu. Basında “müzisyenler grubu” olarak nitelenen grupta eleştirilen tek bir nokta vardı. o da vokalist Johan Liiva’ydı. Kimi eleştirmenler olayı “profesörlerin arasındaki bir stajyer” diye tanımlayıp, Liiva’nın vokal performansının grubun genel havasının çok altında olduğunu söylüyorlardı. Özellikle Stigmata albümünün kayıt dönemi sesi kısılan Liiva, bu albümde istediği performansı yansıtamamıştı. Tüm bu eleştiriler, Mike Amott’u da düşünmeye itti ve grup Johan Liiva ile yollarını ayırdı. Ayrılmanın ardından Johan Liiva: “gruptan ayrıldığıma üzgünüm tabi ama hayatımda ilk kez böylesine büyük bir grupta yer almış olduğum için çok mutluyum. onlara başarılar dilerim.” diyordu. Vokalist aramak için verilen arada grup “Burning Japan” adlı ilk konser albümünü piyasaya sürdü. 2000 yılında çıkan bu albümde grup, dünyada en çok sevildiği ülke olan Japonya’daki hayranlarına unutulmaz bir konser veriyordu. Grup, eline ulaşan vokalist adayı kayıtlarını dinleyerek bir süre yeni vokalistini bulmaya çalışırken, Almanya’dan gelen bir kaset, grubun tüm gündemini değiştiriyordu. “Kaydı dinledikten sonra, şarkı söyleyen kişinin isminin Angela olduğunu gördüm. kayıttaki vokalist bir kadındı, inanamadım. Bir kez daha dinledim ve ardından gruptaki diğer çocukları çağırıp onlara da dinlettim.” diyordu Mike Amott. Tüm grubu şok eden bu sesin sahibi, Alman bayan vokalist Angela Gossow’du. O sıralarda birkaç ufak grupta vokalistlik ve internetteki bazı metal sitelerinde editörlük yapan Angela, öylesine yolladığı kaydın ardından, hemen İsveç’e davet edildi ve birkaç prova sonrası grubun resmi üyesi oldu. Grup yeni vokalistine kavuştuktan hemen sonra, 2002 yılında “Wages of Sin” albümüne imza attı. Aslında 2000 yılında tamamlanmış olan albüm, vokalist arayışı nedeniyle 2002’de piyasaya sürülebildi. Grup bu albümde de Studio Fredman’ı kullanırken, albümün miksajını dünyaca ünlü yapımcı Andy Sneap yapıyordu. Opeth ve Nevermore ile de pek çok başarılı albüm yaratan Sneap, “Wages of Sin” albümünü kusursuz bir ses kalitesine ve harika düzenlenmiş parçalarla dolu bir başyapıta dönüştürüyordu. Grup Angela Gossow hamlesiyle adını büyük bir hızla duyurmaya başladı. Metal dünyasında sayılı olan kadın vokalistler, her daim metal basınının ilgisini çekmiştir. Aynı durum Angela’da da yaşandı ve Angela, birbiri ardına pek çok önemli müzik dergisinde kapak oldu ve bu sayede grup büyük bir reklam yaptı. Albüm Japonya’da piyasaya çıktığı ilk hafta 22.000 satarak bir metal albümü için ulaşılması güç bir başarı elde etti. “Ravenous” parçasına klip de çekilen albümde özellikle Angela; pek çok müzik severin aklını başından alan vokaliyle, brutal vokal yapan binlerce erkeği gölgede bırakıyor, bir kadından çıkabileceğine inanılamayan harika bir performans sergiliyor, hatta pek çok Arch Enemy fanını da kendine aşık ediyordu. Grup daha sonra cover ve bonus parçalarının yer aldığı “Rare & Unreleased” adlı CD’yi de katarak, çift CD’li bir “Wages of Sin” albümünü piyasaya sürdü. Bu ek CD içinde Judas Priest’ten “Starbreaker”, iron maiden’dan “aces high”, europe’dan “Scream Of Anger” coverlarının yanı sıra, “Lament of a Mortal Soul”, “Diva Satanica”, “Fields of Desolation’99”, “Damnation’s Way” ve “Hydra” gibi bonus parçaları ve “Ravenous” videosu da yer alıyordu. Bu sıralarda Japon Caparison firması, grubun gitaristlerinden Christopher’ın imzalı gitar serisini üretmeye başladı. 2003 yılına gelindiğinde, Amerika’yı, Uzak Doğu’yu ve Avrupa’yı defalarca turlayan grubun beşinci stüdyo albümü “Anthems of Rebellion” piyasaya çıkıyor ve çıktığı ilk hafta Century Media Records tarihinin en hızlı satan albümü haline geliyordu. Albümün kapak tasarımını, bir önceki albümde olduğu gibi Dark Tranquillity’den Niklas Sundin yapıyordu. Prodüktörlüğünü yine Andy Sneap’in yaptığı albümden “We Will Rise” parçasına da klip çekiliyordu. Digi-pack versiyonunda bonus bir DVD yer alıyor ve bu DVD’de, “Wages of Sin” turnesinde kaydedilen üç parçanın konser görüntüleri ve albümdeki üç parçanın da Dolby Digital 5.1 mix versiyonları yer alıyordu. Tüm dünyada oldukça başarılı bir satış grafiği yakalayan grup bu albüm sonrası Amerika, Avrupa ve Japonya’da pek çok konser verdi. amerika’da “Dance of Death” turnesindeki Iron Maiden’ın alt grubu olarak turlayan ve ardından Avrupa’da da “Enemies of Reality” albümünün turnesindeki Nevermore ve “Death Cult Armageddon” albümünü tanıtan Dimmu Borgir ile turlayan Arch Enemy, 2003’ün tümünü ve 2004’ün de büyük bir kısmını yollarda geçirdi. 2004'te "Dead Eyes See No Future", 2005'te "Doomsday Machine" albümlerine imza attı. Arch Enemy'nin yedinci albümü olan “Rise of the Tyrant” ise Eylül 2007'de yayınlandı. Grup bu albümüyle halen “saf metal” yapan ender teknik gruplar arasında bulunmaktadır. Albüm satış rakamları göz önünde bulundurulduğunda, Arch Enemy Japonya’da en çok satan metal grubudur ve grup her Japonya turnesinde adeta krallar gibi karşılanmakta ve aşırı bir ilgi görmektedir. Kariyerinde neredeyse on yılı dolduracak olan Arch Enemy , şu an itibariyle dünyanın en popüler ve en çok aranan metal grupları arasında yer alıyor. özellikle kadın vokal avantajını çok iyi kullanarak geniş kitlelere ulaşan Arch Enemy; grup üyelerinin üstün müzisyenlikleri ve yılların deneyimi Amott kardeşlerin parça yazımındaki başarısı ile, daha uzun yıllar metal dünyasının en çok konuşulan ve dikkat çeken gruplarından olmaya devam edecek.
|
|
|
15
|
Müzik Paylasımı * Tartısma / İN FLAMES / İN FLAMES
|
: 24 Aralık 2009, 18:03:59
|
 In Flames (Alevler İçinde) İsveçli bir Melodik Death Metal grubudur. Kendi müzik türlerinin yaratıcısı oldukları konusu tartışmalı olmak ile birlikte türlerine olan büyük etkileri kabul edilen bir gerçektir. 1990 yılında grubun kurucusu Jesper Strömblad o zaman üyesi olduğu Ceremonial Oath grubundan, Anders Fridén ile ayrılmaya karar verir. Farklı bir müzik türü yapmaya karar verip Johan Larsson ve Glenn Ljungström'ün katılımıyla In Flames'i kurarlar. İlk demolarını Wrong Again plak şirketine yolladılar. Plak şirketinin sahibi bu demoyu oldukça beğenir ve ertesi gün telefon açar. Bunun üzerine grup kısa sürede patlayacak Lunar Strain adlı albümlerini hazırlamaya başlar. In Flames, pek çok grupta olduğu gibi, ayrılan ve sonradan dahil olan üyelere sahiptir. Bunlardan bazıları Mikael Stanne ve Anders Jivarp (Dark Tranquillity), Anders Iwers (Tiamat), Henke Forss (Dawn) ve Daniel Erlandsson'dur (Eucharist, Arch Enemy) Grup daha sonra Subterranean isimli ufak bir CD yayımlar. Bu ufak yayım onlar için bir dönüm noktasıdır. Bu albümle beraber dikkatleri üzerine çeken In Flames, bir Alman plak şirketi olan Nuclear Blast ile masaya oturur. Bu başarıdan kısa bir süre sonra, canlı gösteriler ve albüm yapımları için sürekli dışarıdan çağırmaktan bıktıkları Anders Fridén ve Björn Gelotte'u gruba davet ederler ve kabul görürler. Peşinden The Jester Race ismindeki albümlerini de yayımlayıp, özellikle Avrupa ve Japonya'da büyük bir başarıya ulaşırlar.Bu albüm çoğu Death Metal sever tarafından gelmiş geçmiş en iyi Melodik Death Metal albümü olarak kabul görür. Aynı ve bir sonraki yılda olan bazı olaylar sebebiyle Johan ve Glenn önceliklerinin ne olduğunu düşünmeye başladılar ve üzücü bir şekilde, artık In Flames üyesi olmamayı seçtiler. İkisi de, Whoracle adlı albümün kaydı sırasında beklenmedik bir şekilde ayrılacaklarını duyurdular ve Björn, Jesper ve Anders'ı yarım bir grup ve albümle başbaşa bıraktılar. Neyse ki Peter Iwers ve Niklas Engelin ismindeki arkadaşları ayrılanların yerini albümün kaydının tamamlanmasına kadar doldurdular. Daha sonra bu iki kişi de grupla çalışmaktan hoşlandıklarını ve grubun bir parçası olmayı istediklerini söylediler ve derhal kabul edildiler. Birlikte Avrupa ve Japonya'da başarılı bir turneye çıktılar. Bu turnenin sonunda İsveç'e döndüklerinde Niklas bazı özel sebeplerden dolayı gruptan ayrılmak zorunda kaldı. Bu durum grubun tarihindeki en önemli dönüm noktası olarak belirtilir. Niklas'ın ayrılmasından sonra, o zamana kadar davulu kullanan ama aslen bir gitarist olan Björn'ü gitaristliğe, davula da Daniel Svensson'u getirirler. Bu değişiklik işe yarar ve The Colony isimli albümlerini çıkarttıklarında istediklerini alırlar ve Amerika, Avrupa ve Japonya'da çıktıkları sahnelerde konser alanlarını tamamen doldururlar. Bir kaç yıl süren başarılı turnelerinden sonra Ağustos 2000'de, yaklaşık 3 aylık bir stüdyo çalışmasından sonra The Clayman'ı çıkartırlar ve birkaç ay içinde önceki albümlerinin satış rekorunu bile kırarlar. Dream Theater, Slipknot, Testament, Methods of Mayhem ile festivallere katıldıktan sonra ufukta bir turne daha görünüyordu. İki Amerika turnesi arasına bir de Avrupa ile Japonya turnelerini kattılar. Jester, Japonya'da en iyi şarkı yazarı olarak BURRN! ödülünü aldı. Japonya turnesine katılamayan Peter Iwers grupla tekrar İskandinavya turnesinde buluştu. Bu süre içinde Armageddon grubundan Dick Löwgren onun yerine sahne aldı. 2000 yılında yaklaşık 150 kez sahne aldıktan sonra 2001 yılında tatile çıktılar 2001 yılında Peter'ın tekrar katılmasıyla İsveç'te, dört ayrı televizyon kanalı ve radyodan canlı yayınlanan bazı gösterilerde yer aldılar. Only for the weak adlı kliplerinin yayınlanmaya başlamasıyla Avrupa'da 20.000 kişiye konser verdi. Bir sonraki yazda Wacken Open Air ve Rock Machin gösterilerinden sonra, Amerika turnesine başlamadan önce, yeni albümleri olan The Tokyo Showdown'ı çıkardılar. Daha sonra Daniel Bergstrand ile Dug-Out stüdyolarında çalışmaya başlayıp Reroute To Remain albümünü hazırladılar. Yine birçok turneye ve gösteriye, Slipknot, Mudvayne, Soulfly ve Slayer ile katılmaları onlara müziklerini farklı izleyicilere de göstermelerini sağladı. Kendi ülkelerinde Linkin Park'ın yerini alarak Hultsfred festivaline katıldılar. Bu gösteriden bir sonraki gün, Metallica'nın Madrid'deki konserinde ön grup olarak çıkma teklifini aldılar ve yaklaşık 30.000 kişinin önünde ki bu onların tek seferde karşılarına çıktığı en büyük kalabalıktı, sahne aldılar. Bir sonraki albümleri olan Soundtrack to Your Escape için Danimarka'da bir ev kiralayıp bunu tamamen bir stüdyoya çevirdiler ve bu albümleri ile yine bir başarı yakalayıp sayısız konserler verdiler. Grubun 2005 yılı sonunda tamamlanıp 2006 içersinde piyasaya sunulan Come Clarity albümleri grubun eski tarzlarına en yakın albümü ve pek çokları tarafından grubun yeniden doğuş albümü olarak nitelendirilmiştir. Çıktığı hafta içersinde tüm albüm satışları listesinde İsveç ve Finlandiya' da bir numaradan listelere girmiştir. Bütün bu başarıların yanında önemli bir hayran kitlesi tarafından grup müzik çizgisini ve ana felsefesini daha ticari bir tarza taşıdığı için eleştirilmektedir. 2008 yılında çıkan A Sense Of Purpose albümü grubun en başarısız albümlerinden biri olarak nitelendirilmektedir.
|
|
|
|
|
|